DERLEME | |
1. | Küresel-Yerel Ölçek İlişkisellği Bağlamında Devletin Yeniden Ölçeklenmesi Rescaling of the State in the Context of Global-Local Relations Adem Tuncerdoi: 10.5505/planlama.2016.98698 Sayfalar 1 - 6 19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarında sanayi kapitalizminin etkisiyle kentsel alanlar nasıl değişim yaşadıysa, 20. yüzyılın son çeyreğinde de kapitalizmin coğrafyası benzer dramatik değişimler yaşamıştır. Bu değişimlerin sonucu ve neoliberal yeniden yapılanma süreci içerisinde hızlanan küreselleşme olgusunun da etkisiyle, (ulus) devletlerin ulusal egemenliklerinin bölgeler, kentler, metropoliten alanlar vb. yerelliklerle olan ilişkisi gerek siyasal (egemenlik) anlamda gerekse iktisadi anlamda problemli bir alan üzerinden tartışılmaya başlanmıştır. Özellikle uluslar arası sermayenin zaman ve mekanı iç içe geçiren akışkanlığı karşısında, ulusal siyasal yapılanmaları mutlak egemenliğini sağlamak yolunda aşırı merkezi ve bürokratik bulması ve ulusal sınırların sermayenin hareketliliği karşısında belirsizleşmesi durumu, “Ulus devlet’in sonu mu geldi?” sorunsalının 20. yy’ın son çeyreğinden itibaren tartışılmasına neden olmaktadır. Bu çalışma söz konusu problematiği üç başlık üzerinden tartışmayı amaçlamaktadır. Birinci bölümde, sorunsalın tarihsel bağlamını belirleyen yeni ekonomi-politik dönüşümler kapitalizm-mekan diyalektiği bağlamında incelendikten sonra, konunun ölçekler arası ilişkiye referans vermesi nedeniyle ölçeğin bu sorunsalın neresinde durduğu ikinci bölümde tartışılacaktır. Üçüncü bölümde ise ilk iki bölümde çizilen kavramsal çerçeve bağlamında yerel-küresel-ulusal ölçeklerde yaşanan dönüşümün nasıl anlaşılması gerektiğine yönelik tespitlerde bulunulacaktır. Capitalist geography saw dramatic changes in the last quarter of the 20th century, similar to that experienced in urban areas as a result of the influence of industrial capitalism in the late 19th and early 20th centuries. As a result, and because the re-structuring of the neo-liberal state was accelerated due to the globalization phenomenon, a new discussion was launched on the relationship between the national sovereignty of (nation) states and regions, cities and metropolitan areas, etc., both politically (sovereignty) and economically. The liquidity of international capital means that national political structures are now often seen as excessively central with bureaucratic restrictions; national borders opposing the mobility of capital are now blurred. In the last quarter of the 20th century there was much discussion of the notion of the end of the nationstate. This article discusses the scenario in 3 parts. First, new economic-political transformations that are determining the historical context are examined based on capitalism and geography. Second, the concept of scale and its effect on these relationships is discussed, and third, the article elaborates on how transformations on a local, national and global scale should be perceived within the conceptual framework drawn in the first 2 sections. |
ARAŞTIRMA MAKALESI | |
2. | Temel Tasarım Eğitimi: Bir Ders Planı Örneği Basic Design Education: A Course Outline Proposal Gülsün Pelin Sarioğlu Erdoğdudoi: 10.5505/planlama.2016.52714 Sayfalar 7 - 19 Türkiye ve Dünyada birçok Mimarlık ve Planlama okulunun ilk senesinde zorunlu Temel Tasarım dersi verilmektedir. 2 ve 3 boyutlu soyut temsil yöntemlerinin öğretildiği bu derste genelde Bauhaus okulunun algı psikolojisinden uyarladığı Gestalt tasarım prensipleri uygulanır ancak bu bağlantı her zaman çok açık değildir. Dersin stüdyo ortamında verilmesi, kritik alma süreci ve jüri değerlendirmesi öğrencilere yabancı gelmektedir. Sezgisel öğretme metodları kullanıldığı için üniversite eğitiminin ilk döneminde öğrencilerin en zorlandığı derslerden biridir. Bu makalede öncelikle Temel Tasarım dersinin yapısı ve işleyisi anlatılmaktadır. Sonra, Bauhaus okulunun yansıması olarak yaygın biçimde devam eden Temel Tasarım dersindeki farklı yaklaşımlar incelenmiştir. Gestalt prensipleri ve ilgili Temel Tasarım terim ve kavramları tartışılmıştır. Etkili bir temel tasarım dersi icin bir ders planı örneği verilmiştir. At many architecture and planning schools, in the first year there is a compulsory course on basic design in which fundamentals of abstract representation of reality in 2D and 3D are taught. In general, the basic design course introduces Gestalt theory and its principles of design. Although this is a basic introductory course, the content is usually not properly organized. Links to the theory are generally weak, and it is frequently offered intuitively, leaving students confused in most cases. This article first explores different approaches used in basic design education at a number of universities. Second, the learning process and studio environment are discussed. Finally, an attempt is made to provide a coherent framework for basic design course. |
3. | Bir Kentsel Tasarım Yarışmasının Süreç Analizi: Edirne/Selimiye Örneği ve “Tarihi Merkezde Araç Yolu” Tartışması Analysis of an Urban Design Competition: Case of Edirne/Selimiye and Discussion of Vehicular Road at a Sertaç Ertendoi: 10.5505/planlama.2016.53824 Sayfalar 20 - 31 Bu çalışma, bir yarışma sürecinin analizi üzerinden, kentsel tasarım disiplinine ait en önemli bileşenlerden olan araç-yaya ilişkisi hakkında ne tür söylemler üretildiğini göstermeyi hedefler. Tarihi yapılı çevre gibi son derece tanımlı bir bağlam içinde yapılan bu değerlendirme, “yarışma” denen arayüzün kentsel tasarım proje üretim süreçlerini nasıl ve hangi koşullarla biçimlendirdiği ile de ilgilenir. 2009 yılı başlarında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, Mimar Sinan’ın yapısı Selimiye Camii’ni 2010 yılı sonuna kadar UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne aday olarak girmesi için çalışmalara başlaması, Edirne Belediyesi’nin Camii yakın çevresini içine alan ve ulusal ölçekli-tek aşamalı bir kentsel tasarım yarışması düzenlemesine aracı olmuştur. Yarışma süreci, yarışmaya giren veya girmeyen ilgili meslek insanları arasında o dönem için hiç beklenmedik büyüklükte bir tartışma platformu yaratmıştır. Bu tür yarışmaların başlıca aktörleri olan mimarlar, şehir plancıları ve peyzaj mimarları, sadece bu yarışmanın içeriğini ve sürecin gelişimini değil, genel anlamda tarihi kent merkezlerinde kentsel tasarım pratiğini sorgulamaya başlamışlardır. Kolokyumda yükselen jüri-yarışmacı krizi, “yolun yer altına alınması” olarak sembolize olan bir konu etrafında dönerken, yaya-araç ilişkisinin tarihi dokulardaki geçmişi ve geleceği de dolaylı olarak masaya yatırılmıştır. Bu araştırma, Selimiye Camii ve çevresi Yarışması örneğine odaklanırken, kentsel tasarım yarışmaları için süreç analizi yapmanın da disiplinin kurumsallaşması adına önemli bir yöntem olduğu önermesini yapar. This study examines the discourse driven by concepts of the relationship between pedestrians and vehicles, one of the most important components of the discipline of urban design. It also explores how and under what conditions the interface of competition affects the production processes of project and idea within urban design. Edirne-Selimiye Mosque, built by the architect Mimar Sinan between 1568-1574, is considered the architect’s masterpiece, a s well as one of the most important structures of Islamic architecture. The Ministry of Culture and Tourism decided to nominate the mosque for the United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization (UNESCO) World Heritage List in 2010, which created the foundation for a national urban design project competition announced by the Edirne Municipality. An unexpected debate developed among professionalswho participated in the competition. Architects, planners, and landscape architects began to question not just the content of the competition, but also the practice of architectural and urban design in a conservation area. Discussion primarily focused on design and planning proposals for a specific vehicular road and the jury’s attitude toward these proposals. While this article focuses on a particular urban design competition, it is suggested that conducting process analyses of competitions will contribute to the institutionalization of the urban design discipline in the country. |
4. | Estetik Refah Kavramı Bağlamında Ankara Esenboğa ve Konya Kent Giriş Kapılarının Değerlendirilmesi Evaluation of Ankara Esenboğa and Konya Urban Entrance Gates in the Context of Aesthetic Welfare Ayşe Tekel, Sezen Aslandoi: 10.5505/planlama.2016.92063 Sayfalar 32 - 39 Estetik refah kavramı estetik yargı kavramı ile doğrudan ilintili bir kavramdır. Estetik yargılar nesne ve öznenin etkileşimi sonucu ortaya çıkmaktadır. Estetik yargılama sürecinde nesnenin özellikleri ve bireyin nesneye yüklediği anlam belirleyici rol oynamaktadır. Pozitif estetik yargılar ile değerlendirilen nesneler, bireyde tatmin edici estetik deneyimler oluşturmakta; bireye özel bir tür refah sağlamaktadır. Bu refah da estetik refah olarak tanımlanmaktadır. Kentsel yapılı çevre içerisinde estetik refahın sağlanması, kentsel yaşam kalitesini arttırmaktadır. Çalışmada nesnenin özellikleri ve nesneye yüklenen anlamın estetik yargıları nasıl etkilediği, Esenboğa ve Konya kent giriş kapıları örneğinde irdelenmektedir. Ayrıca; kent giriş kapılarının pozitif estetik deneyim yaratıp yaratmadığı, estetik refah sağlama potansiyelinin bulunup bulunmadığı tartışmaya açılmaktadır. Çalışmanın sonuçları kent giriş kapılarının nesnel özellikleri, kapılara yüklenen anlam açısından negatif değer taşıdığını; negatif estetik değer yargıları ürettiğini, dolayısı ile estetik refah sağlama potansiyellerinin bulunmadığını ortaya koymaktadır. Kamusal mekânda yer alan her bir öğenin estetik refah sağlayacak nitelikte olması gereği ve bunun ancak nesnenin fiziksel özellikleri ve nesneye yüklenen anlamın ürettiği pozitif estetik yargılar ile oluşacağı vurgulanmaktadır. The concept of aesthetic welfare is directly related to aesthetic judgment. Aesthetic judgments are the result of interaction between object and subject. The properties of and meanings given to objects play a decisive role in the process of aesthetic judgment. Objects evaluated with positive aesthetic judgments create a satisfying aesthetic experience and provide a special kind of welfare to individuals. That welfare is defined here as aesthetic welfare. Providing aesthetic welfare in the urban built environment increases the quality of urban life. This study examines how physical properties and meanings of the Esenboğa and Konya entrance gates to Ankara affect aesthetic judgments. In addition, it is discussed whether or not the gates create a positive aesthetic experience or have the potential to provide aesthetic welfare. The results of the study reveal that objective characteristics of the gates have negative values in the context of attained meaning given to the gates, produce negative aesthetic judgments, and demonstrate no provision of welfare or aesthetic potential. It is emphasized that each element in the public space should be capable of providing aesthetic welfare, a condition that is only possible when physical properties and meanings of objects create positive aesthetic judgments. |
5. | Mekanın Fiziksel ve Algısal Niteliğinin Yürünebilirliğe ve Mekanda Yürümeden Duyulan Memnuniyete Etkisi: Ankara Atatürk Bulvarı Örneği Effect of Physical and Perceptual Quality on Walkability and Walkers’ Satisfaction: Case Study of Atatürk Boulevard in Ankara Ayşe Tekel, Yasemin Özalpdoi: 10.5505/planlama.2016.53825 Sayfalar 40 - 50 Yürünebilirlik; yapılı çevrenin, yayaların güvenli ve konforlu şekilde belli noktalara ulaşmasını sağlayacak; görsel anlamda ilgi çekici, nitelikli, yürümeyi destekleyip teşvik edecek bir yapı sunmasıdır. Literatürde yürünebilirliği etkileyen faktörlerin neler olduğu tartışılmakta, iki temel faktörün yürünebilirliği etkilediği belirtilmektedir. Bunlar; kentsel yapılı çevrenin fiziksel ve algısal niteliği (tasarım ölçütleri) ile bireysel tepkiler olarak ifade edilmektedir. Çalışmada mekanın fiziksel ve algısal niteliğinin yürünebilirliğe, mekanda yürümekten duyulan memnuniyete etkisi Ankara Atatürk Bulvarı örneğinde sorgulanmaktadır. Çalışmanın sonuçları mekânın fiziksel ve algısal niteliği ile mekânda yürümekten duyulan memnuniyet arasında doğrusal bir ilişki olduğunu ortaya koymaktadır. Mekanın fiziksel ve algısal niteliği arttıkça mekanda yürümekten duyulan memnuniyette artmaktadır. Atatürk Bulvarı örneğinde yapılan çalışmanın sonuçları mekanın konforlu ve güvenli olmasının ve mekanın algısal kalitesinin yürümekten duyulan memnuniyeti ağırlıklı olarak etkilediğini ortaya koymaktadır. Walkability is defined as when the built environment providesa safe and comfortable means for pedestrians to reach certain points as well as a visually attractive walk. The literature discuses various qualities that make an area walkable, and underlines that physical and perceptual quality significantly affect walkability. Described in the present study is an investigation of the relationship between the physical and perceptual quality of Atatürk Boulevard in Ankara and the satisfaction of those walking there. The results of both surveys were compared. The study’s conclusion is that there is a linear relationship between the physical and perceptual quality of an area and the satisfaction of those walking there. The pleasure felt through walking is increased when the physical and the perceptive quality of the space is higher. The result of the study made on Atatürk Boulevard present that the comfort and the security of a space and the perceptive quality of a space affect the pleasure of walking. |
6. | Yeni Yasal Düzenlemelerle Kentsel Dönüşüm New Regulations and Urban Renewal Hatice Selcen Seydioğullarıdoi: 10.5505/planlama.2016.54254 Sayfalar 51 - 64 Bu çalışmanın amacı, ülkemizde kentsel dönüşüm sürecini yeni yasal düzenlemeler perspektifinden ele alarak değerlendirmektir. Bu amaçla çalışmada öncelikle kentsel dönüşümün çok kısa olarak ne olduğu, Dünya’da ve Türkiye’deki kentsel dönüşümün tarihsel gelişimi üzerinde durulmakta; ikinci olarak kentsel dönüşüm ile ilgili geçmişte yapılan yasal düzenlemeler ve günümüzde yürürlükte olan yeni yasal düzenlemeler incelenmekte ve son olarak da bu iki boyut, eleştirel biçimde ele alınmaktadır. The aim of this study is to examine and evaluate the process of urban transformation in Turkey based on new legislation. The article provides a brief of description of the historical development of urb an renewal in the world as well as in Turkey. Secondly, it examines regulations related to urban renewal from the past aswell as new regulations currently in force and, finally, both of these aspects are analyzed. |
7. | İzmir’de Neoliberal Kentleşme Eğilimleri Kapsamında Lüks Konut Üretiminde Yeni Yaklaşımlar: Folkart Konut Proje leri New Approaches to Luxury Housing Construction in Izmir in the Context of Neoliberal Urbanization: Folkart Housing Projects Eylem Bal, Didem Akyol Altundoi: 10.5505/planlama.2016.03522 Sayfalar 65 - 80 1970’lerle birlikte dünya genelinde hakim bir paradigma haline gelen neoliberalizmin sermaye birikimi yaratma sürecinde yönünü çevirdiği en temel alanlardan birisi kent ve kentsel politikalar olmaktadır. Bu kapsamda, Türkiye’de 2000’li yıllarla birlikte, neoliberal kentsel politikaların kentsel alanda somut çıktılarla birlikte çok daha belirgin hale geldiği bir kentleşme evresinin içinden geçilmektedir. Söz konusu süreçte çok sayıda kentsel yatırım gündeme gelmekte, lüks konut üretimiyse bu alanda ön sıraları almaktadır. Bu bağlamda, İstanbul kökenli bir firma tarafından, İzmir’de hayata geçirilen ve neoliberal kentleşme süreçleri ile güçlü bağlar kuran üç proje dikkati çekmektedir. Bu çalışma, İzmir kentinde, neoliberal kentleşme eğilimleri ekseninde güçlü ve öncül sinyaller veren Folkart Konut Projelerini, kentsel bağlamda kentleşme pratiği çerçevesindeki yer seçim kararları; mimari bağlamda tasarım konsepti ve simgesel değeri; ekonomik bağlamda proje maliyetleri, kira ve satış bedelleri; sosyolojik bağlamda hitap ettiği sınıfsal yapı, kullanıcı grubu, kapalılık ve güvenlik durumu açısından değerlendirerek, bu projelerin neoliberal yeniden yapılanma süreci ile olan ilişkisini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Cities and urban policy are central to the theory of neoliberalism and its process of capital accumulation, which has become a dominant paradigm all over the world since the 1970s. Turkey in the 2000s is in a phase of urbanization in which neoliberal urban policies are becoming more visible in the form of concrete outputs. Many new urban investments are being made, and luxury housing projects are at the forefront. The aim of this study is to evaluate three projects in Izmir created by an Istanbul firm. Folkart Construction housing projects have drawn attention as symbols of the neoliberal urbanization process in İzmir. The criteria to be used are decisions made regarding location and urbanization practices; design concept and symbolic value in the architectural context; and project costs, rent, and sale prices in the economic context. In addition, the study will examine the projects’ appeal to certain classes and other groups, their security level, and controlled access in the social context in order to analyze these projects in relation to the neoliberal reconstruction process. |