Mekânsal gelişmeye yön veren proje ve planlar aynı zamanda kentlilerin temel haklarını kullanmalarına ve yaşam biçimlerine de yön verir. Böylesi plan ve projelerin karar alma süreçleri ise kentlilerin kendi yaşam alanlarıyla ilgili olarak kentlilik haklarını, bir başka deyişle katılım haklarını nasıl kullandıklarını yansıtır. Planlama kurumumuzdaki katılım sorunsalını eleştirel bir çerçevede düşünmek için İstanbul’daki deneyimler, özellikle Gezi deneyimi yararlı ipuçları sunmaktadır. Kentsel muhalefet hareketinden doğan sivil direniş deneyimi mekanın giderek ne denli siyasallaştığını ortaya koymuştur. Kent planlaması, planlama kurumu içindeki denetim süreçlerinin dışına çıkarılmış, siyasilerin elinde iktidarın toplumsal yaşamın değişik alanlarına müdahalesinin bir aracı haline gelmiştir. Bu yaklaşım içinde bir dokunulmaza dönüşen “planlamaya katılım” meselesi bu yazının konusunu oluşturmaktadır.
Anahtar Kelimeler: katılım, katılımcı planlama, Gezi direnişiProjects and plans leading spatial development also leads and gives direction to citizens to use their fundamental rights and their life styles. Decision making processes of such plans also reflects the way how citizens can use their participation rights for their lives. Experiences from İstanbul and particularly from Gezi can serve for useful clues to think the participation problematic in our planning processes. Civil resistance and disobedience that has been arising from and urban movement has revealed that the space has been increasingly politicized. Urban planning has been out of control mechanism of the planning processes and become an intervention tool of politicians to use the power. At this point, participation to planning which has been defined as an “untouchable” has been put forth as the the main theme of this paper
Keywords: participation, participatory planning, Gezi Resistance