Son yýllarda, biyoklimatik mimarlýk, baþta insan konforu ve refahýný saðlamak amacýyla mimari çevreyi iklimle uyumlu bir þekilde bütünleþtirmeyi amaçlayan araþtýrmacýlar arasýnda oldukça tartýþýlan bir konu haline gelmiþtir. Bu makalede, vernaküler mimari ile biyoklimatik yaklaþým arasýndaki baðlantýnýn kurulmasý amaçlanmýþtýr. Bu baðlantý Cezayir'deki M'zab Vadisi ve Ýran'daki Yazd Vadisi olmak üzere iki örnek üzerinden tartýþýlarak ortaya konmuþtur. Bu þehirler, yerel toplumlarýn sýcak ve kurak iklim zorluklarýna karþý gösterdiði olaðanüstü uyumu göstermektedir. Bu iki yer arasýnda karþýlaþtýrma yapýldýðýnda, kentsel doku, bitki örtüsünün minimuma indirilmesi, içe dönük mimari, dar sokaklar, yoðun doku gibi dikkat çekici benzerlikler gözlemlenmiþtir. Bu çalýþmada, geleneksel kentlerin, çevreleriyle uyum saðlayabilmek için ürettikleri sürdürülebilir çözümleri mimari ve kentsel düzeye nasýl entegre ettikleri incelenmiþtir.
Biyoklimatik ve vernaküler yaklaþýmlarýn ana faktörlerine dayanan bu çalýþma, geleneksel kentlerin çevresel yönlerinin ve yerel bilgi birikimlerinin anlaþýlmasýný vurgulamayý amaçlamakta olup, bunlarýn gelecekte korunmasý ve bu bilgilerin kullanýlmasýný hedeflemiþtir. Bu karþýlaþtýrma, her iki yaklaþýmýn da yerel kaynaklarýn bilinçli bir þekilde kullanýlmasýna, hâkim iklime uyum saðlanmasýna ve insan konforunu saðlamak amacýyla doða ile mükemmel bir þekilde uyumlu bir yapýlý çevre yaratýlmasýna vurgu yapýldýðýný doðrulamaya olanak saðlamýþtýr. Böylece, vernaküler mimarinin, yaþayanlarýn ihtiyaçlarýný karþýlayabilen, konfor ve refah saðlayan ve çevreye uyum saðlayan bir biyoklimatik mimari olduðu göstermiþtir. Ayrýca vernaküler mimarinin biyoklimatik yaklaþýmlarý kentte yapýlacak yeni düzenlemelerde önemli bir tasarým yöntemi ortaya koymaktadýr. Bu açýdan M'Zab Vadisi (Cezayir), Yazd Vadisi (Iran) üzerine yapýlan çalýþma Cezayir ve Iran kentleri için veri saðlamanýn yanýnda kurak iklim bölgeleri için mimari ve kentsel düzeye sürdürülebilir çözümleri nasýl ürettikleri baðlamýnda bir öðreti veya yöntem saðlamasý açýsýndan önemlidir.
In recent decades, bioclimatic architecture has become a highly discussed topic among researchers who mainly aim to harmoniously integrate architecture with the environment and even the climate in order to ensure human comfort and well-being. It is aimed to explore the link between vernacular architecture and the bioclimatic approach, highlighting two samples: The M’zab Valley in Algeria and the Yazd Valley in Iran. These cities demonstrate a remarkable adaptation of local societies to hot and arid climatic challenges. By conducting a comparative study, it is noticed striking similarities such as urban fabric, minimization of vegetation, introverted architecture, narrow streets, compact fabric etc. From this study, it is explored how these traditional cities were able to integrate sustainable solutions on the architectural and urban level in order to be able to integrate with the immediate environment. Based on the main factors of the two approaches, bioclimatic and vernacular, this study aims to highlight the understanding of the environmental aspects of historical cities and their know-how, with the aim of preserving and using them in future constructions. This comparison allowed to confirm that both approaches emphasize the deliberate use of local resources, the need to adapt to the prevailing climate and the creation of a built environment that integrates perfectly with nature in order to insure human comfort. Thus it is affirmed that vernacular architecture is a bioclimatic architecture which has been able to meet the needs of the inhabitants, provide comfort and well-being, and has been able to integrate into environment.
Keywords: Vernacular, Bioclimatic, Hot-arid climate, M'Zab Valley (Algeria), Yazd Valley (Iran).