Journal of Planning - Planning: 32 (3)
Volume: 32  Issue: 3 - 2022
OTHERS
1.Frontmatters

Pages I - IX

EDITORIAL
2.Editorial

Page X

RESEARCH ARTICLE
3.It Used to be Our Home! An Empirical Aftermath of Displacements Caused by Urban Regeneration
Uğurcan Ayık
doi: 10.14744/planlama.2022.14471  Pages 329 - 344
Türkiye’de kentsel dönüşüm projeleri 2000’li yıllardan sonra aktif bir kentsel müdahale aracı olarak tercih edilmektedir. Gerek Türkiye gerekse de dünyada projelere dair yapılan araştırmalar uygulamaların en yaygın etkilerinden birinin ilk kullanıcıların yerinden edilmesi olduğunu ortaya koymaktadır. Fakat yerinden edilme süreçleri sonrasına dair bilgi eksikliği literatürde kendisini hissettirmektedir. Bu çalışma Gaziantep Yazıcık Mahallesi kentsel dönüşüm projesinden hareket ederek yerinden edilme sonrası hanehalklarının izini sürmektedir. Çalışmanın temel amacı yerinden edilmiş hanehalklarının kent içi hareket kalıplarının ve yeni yer seçim tercihindeki nedenselliklerin açığa çıkarılmasıdır. Çalışmanın amacına ulaşmak için nicel ve nitel veri setleri beraber değerlendirilmiştir. Kentsel dönüşüm projesi gerçekleştirilen Yazıcık mahallesindeki yerinden edilmeyi tespit etmek amacıyla alanın yeni kullanıcılarına anket uygulanmıştır. Proje sonrasında mahalleden gitmek zorunda kalan 14 hanehalkıyla yarı-yapılandırılmış mülakatlar gerçekleştirilerek yeni yer seçim tercihindeki nedensellikler açığa çıkarılmıştır. Sonuçlar kentsel dönüşüm projesinin yerinden edilme süreçlerini doğurduğunu ortaya koymuştur. Yerinden edilmiş hanehalklarının yeni yer seçim tercihinde ise ısınma tercihleri, konutların fiziksel durumları, gelir düzeyi gibi farklı parametrelerin rol oynadığı anlaşılmıştır. Bu durum yerinden edilme sonrası konut ve mahalle seçiminde yaşam şartlarının iyileştirilmesi içerisine girildiğini göstermektedir.
In Turkey, urban regeneration is being utilized as a tool for actively manipulating cities, especially after the 2000s. Even though studies on both Turkey and the world reveal that one of the most common effects of such practices is the displacement of residents, follow-up studies on the impact of displacement on the lives of displaced residents lack in literature. This study pursues the residents of Yazıcık Neighborhood of Gaziantep who were displaced due to an urban regeneration project. The main purposes of the study are to discover the patterns of movement of displaced residents within the city and to find out the factors contributing to the choice of new neighborhoods. Quantitative and qualitative data sets were co-evaluated to fulfil the goals of the study. A questionnaire was applied to the post-regeneration residents of the Yazıcık area to determine the scale of the displacement. With this strategy, the percentage of residents who remained in Yazıcık after the regeneration was estimated. Semi-structured interviews were conducted with 14 households who were found to be displaced from the neighborhood after renewal, and the factors that shaped their preference for new neighborhoods were discovered. The outcomes of the study confirmed that the urban regeneration project indeed resulted in displacement. Moreover, various parameters such as the income level of the displaced household, heating infrastructure, and overall quality of housing in the area were found to play a role in the decision of the neighborhood. These results showed that improvement in the quality of life was a shared motive amongst displaced residents for the decision of new neighborhoods.

4.Local Shopkeepers’ Perspectives on an Attempt for Municipally-led Commercial Gentrification Via Pedestrianization
Meriç Kırmızı
doi: 10.14744/planlama.2021.14238  Pages 345 - 360
Bu makale Türkiye’de Samsun'da alışveriş caddesi yeniden canlandırılması ve yayalaştırılmasının karşılıklı etkileşimini çalışmaktadır. İstiklal Caddesi’nin—yerelde Çiftlik Caddesi olarak tanınıyor—yayalaştırma yoluyla yeniden canlandırılması, belediyenin projesini desteklemek için ticari bir dernek kuran yerel dükkân sahiplerince başta olumlu karşılanmıştır. Ancak yayalaştırma yoluyla yeniden canlandırmanın fiziksel sonucu betonlaştırma ve cadde boyunca apartman cephelerinin türdeşleştirilmesi olmuştur. Proje caddede toplumsal ortamın yitirilmesine ve bir ekonomik gerilemeye neden olmuştur. Caddedeki aile işletmelerinin mirasçıları bu olumsuz sonucun ana nedeni olarak, yukarıdan aşağıya uygulamayı eleştirmişlerdir. Bu eleştiriyi yanıtlamak ve Samsun’un sosyete caddesinin yeniden canlandırılmasında neyin yanlış yapıldığını anlamak için, bu çalışma yerel dükkân sahiplerinin eleştirilerini çözümlemiştir. On beş derinlemesine yerel dükkân sahibi görüşmesi, bir ulus aşırı göçmen yaşayan görüşmesi ve dükkân sayımları önemli sorunları açığa çıkarmıştır. Bunlar sanayisizleşme, banliyöleşme ve yakın uzaklıklarda alışveriş merkezlerinin açılması ve ek olarak, 2010’lardan sonra Ortadoğulu göçmenlerin gelişiyle sonuçlanan kent merkezindeki sosyo-demografik değişimlerdir. Bu araştırma yakında alışveriş merkezlerinin eş zamanlı açılmasının marka dükkânları ve müşterileri oradan uzaklaştırarak, caddenin bozulmasını arttırdığını ileri sürmektedir. Yayalaştırma yalnızca ‘buzdağının tepesi’ olsa da, günah keçisi yapılmış ve tersine çevrilmiştir. Bu çalışma görünüşte iyi olan kentsel planlama uygulamalarının bağlama bağlı olarak, beklenmedik sonuçlar yaratabileceğini göstererek, planlanan mekânların gerçekte yaşanan mekânlarla her zaman örtüşmeyebileceği düşüncesini vurgulamayı amaçlamaktadır.
This paper studies the interplay between shopping street revitalization and pedestrianization in Samsun in Turkey. The revitalization via pedestrianization of İstiklal Street—known in the vernacular as Çiftlik Street—was first welcomed by the local shopkeepers who formed a merchants association to support the municipal project. Yet the physical outcome of pedestrianizationled revitalization was the concretization and homogenization of facades throughout the street. The project caused a loss of social atmosphere and an economic downturn on the street. The successors of family businesses on the street criticized the top-down implementation as the main cause of this negative outcome. To answer this criticism and to understand what was done wrong in the revitalization of Samsun’s high street, this study analyzed local shopkeepers’ criticisms. Fifteen in-depth local shopkeeper interviews, one transnational migrant resident interview, and walking censuses revealed significant issues. These were deindustrialization, suburbanization, and opening of shopping malls in close distances as well as the sociodemographic changes in the city centre finalized by the arrival of Middle Eastern migrants after the 2010s. This research suggests that the simultaneous opening of shopping malls nearby heightened the street’s deterioration by pulling away branded shops and customers. Pedestrianization, while being only the ‘tip of the iceberg’, was used as a scapegoat, and reversed. This study aims to emphasize the idea that conceived spaces might not always overlap with the lived spaces by showing that urban planning practices that are good at face value might create unexpected outcomes depending on the context.

5.An Approach for The Analysis of Urban Coastal Areas and Adaptation Strategies Against The Sea Level Rise and Flooding: The Case of Izmir
Çağla Ercanlı, Gökçeçiçek Savaşır
doi: 10.14744/planlama.2022.19480  Pages 361 - 382
İklim değişikliğine bağlı deniz seviyelerindeki artışların uzun vadede kıyı kentleri üzerinde oluşturacağı baskının yanı sıra, yoğun ve sık aralıklı yağışlar sonucu ani fırtına kabarmaları da su seviyelerinde yükselmelere neden olarak kıyı kentlerinin düşük kotlu alanlarında tehdit oluşturabilmektedir. Dolayısıyla, kıyı kentlerinde adaptasyon odaklı kentsel tasarım ve yapılaşma süreçlerinin geliştirilmesi önemlidir. Makale, iklim değişikliğine bağlı deniz seviyesindeki yükselmenin ve aşırı yağışlar sonucu ortaya çıkan taşkınların etkilerini temel almakta; bu sorunlara karşı kentsel kıyı alanları için uyum stratejileri öneren bir yaklaşıma atıfla, İzmir kenti için mevcut durum analizlerini yaparak projektif bir değerlendirme yapmayı amaçlamaktadır. Makalede araştırma yöntemi iki aşamalıdır. Önce, kentsel kıyı alanlarının yerel özelliklerinin analizi için parametreler coğrafi/morfolojik, mekânsal/işlevsel ve yönetsel olmak üzere üç düzeyde belirlenmiştir. Literatürde yer alan olası etkiler ve adaptasyon stratejileri üç parametre ile makro ölçekten mikro ölçeğe küresel, bölgesel, ulusal, kentsel ve mimarlık olmak üzere sınıflandırılmıştır. Bu çerçeve ile, kapsam özellikle kentsel tasarım ölçeğindeki uyum stratejilerine odaklanarak İzmir'in kentsel kıyı alanı ile sınırlandırılmıştır. Bulgular, kentsel ölçekteki analizlerin taşkın riskiyle ilgili mevcut ve gelecekteki yerel koşullara karşı etkili ve doğru stratejilerin belirlenmesinde önemli olduğu yönündeki temel savı desteklemektedir. Çalışmanın sonuçları, hem İzmir'in kentsel kıyı kesimindeki taşkın riskinin çok boyutlu olarak değerlendirilmesine olanak tanımakta hem de konunun farklı senaryolar için farklı ölçeklerde tartışılmasına zemin hazırlamaktadır.
Increase in sea levels due to climate change and sudden floods as a result of heavy rainfalls can pose a threat especially in low-elevation areas of coastal cities. Therefore, it is important to develop adaptation-oriented urban planning and construction processes in coastal cities. This article focuses on the impacts of sea level rise due to climate change and flooding caused by excessive precipitation; it aims to make a projective assessment, with reference to an approach that proposes adaptation strategies for urban coastal areas against these problems, by analysing present conditions for the city of Izmir. The research method is twofold: First, analysis parameters for the local characteristics of urban coastal area are grouped in three --geographical/morphological, spatial/functional and administrative levels. According to these three parameters, possible impacts and adaptation strategies in the literature are classified from macro to micro, in five scales of global, regional, national, urban and architecture. After this framework is dwelled on, the scope was limited to the urban coastal areas of the city of Izmir focusing specifically on the adaptation strategies in urban design scale. The findings support the main argument in this study that the analyzes in urban scale have a significant role for determining effective and correct strategies against the present and future local circumstances regarding the flood risk. The results obtained both enable to assess multi-dimensionally the flooding risk in the urban coastal areas of İzmir, and lay a ground for discussing the issue in different scales for different scenarios.

6.Research and Development Project of Conservation and Revitalization Model for Mersin Historic City Center
Meltem Uçar, Fikret Zorlu, Tuba Akar, Züleyha Sara Belge
doi: 10.14744/planlama.2022.16769  Pages 383 - 407
Mersin tarihi kent merkezi tarihi kimliğini büyük oranda kaybederek günümüze ulaşmıştır. Mevcut durumda kültür varlığı niteliği taşıyan yapıların büyük çoğunluğu uygunsuz kullanımlar ve terkler ile tahrip olmaya devam etmektedir; yeni yapıların önemli bir bölümü ise tarihi dokuya uyumsuzdur ve fiziki sorunlar taşımaktadır. 1998 yılında hazırlanmış olan Koruma Amaçlı İmar Planı, alanın korunmasını ve kullanımın devamlılığını sağlayamamıştır. 2015 yılında kentsel sit alanı ve etkileme geçiş alanını da içine alan 59.47 HA alanın Yenileme Alanı olarak ilan edilmesi, tarihi kent merkezinde fiziki müdahale süreçlerini daha karmaşık hale getirmiştir. Tarihi kent merkezinde, kültür varlıklarının korunabilmesi ve sağlıklı bir yapılı çevrenin oluşturulabilmesi için koruma ve kullanıma yönelik fiziksel ve işlevsel müdahalelerin acilen planlanması gerekmektedir.
Mersin tarihi kent merkezi tarihi kimliğini büyük oranda kaybederek günümüze ulaşmıştır. Mevcut durumda kültür varlığı niteliği taşıyan yapıların büyük çoğunluğu uygunsuz kullanımlar ve terkler ile tahrip olmaya devam etmektedir; yeni yapıların önemli bir bölümü ise tarihi dokuyla uyumsuzdur ve fiziki sorunlar taşımaktadır. 1998 yılında hazırlanmış olan Koruma Amaçlı İmar Planı, alanın korunmasını ve kullanımının devamlılığını sağlayamamıştır. 2015 yılında kentsel sit alanı ve etkileme geçiş alanını da içine alan 59.47 hektar alanın Yenileme Alanı olarak ilan edilmesi, tarihi kent merkezinde fiziki müdahale süreçlerini daha karmaşık hale getirmiştir. Yeni statünün gerektirdiği mevzuat, alanda ihtiyaç duyulan müdahalelerin yapılmasını zorlaştırmıştır. Tarihi kent merkezinde, kültür varlıklarının korunabilmesi ve sağlıklı bir yapılı çevrenin oluşturulabilmesi için koruma ve kullanıma yönelik fiziksel ve işlevsel müdahalelerin acilen planlanması gerekmektedir. Bu çalışma, Mersin Büyükşehir Belediyesi talebi ile Mersin Üniversitesi’nde gerçekleştirilen “Mersin Tarihi Kent Merkezi Koruma ve Canlandırma Modeli Araştırma Geliştirme Projesi”’nin yöntem, tespit ve sonuç önerilerini sunmaktadır. Çalışmayla, Mersin tarihi kent merkezi gibi farklı koruma ve müdahale statüleri tanımlanan ve tarihi kimliğini kaybederek alan bazında fiziksel ve işlevsel müdahalelerin yapılması gerekliliği olan alanların korunması ve canlandırılmasına yönelik çalışmalara yöntemsel bir örnek oluşturarak katkı sağlamak amaçlanmaktadır.
Bu çalışma, Mersin Büyükşehir Belediyesi talebi ile Mersin Üniversitesi’nde gerçekleştirilen “Mersin Tarihi Kent Merkezi Koruma ve Canlandırma Modeli Araştırma Geliştirme Projesi”’nin yöntem, tespit ve sonuç önerilerini sunmaktadır. Çalışmayla, Mersin tarihi kent merkezi gibi farklı koruma ve müdahale statüleri tanımlanan ve tarihi kimliğini kaybederek alan bazında fiziksel ve işlevsel müdahalelerin yapılması gerekliliği olan alanların korunması ve canlandırılmasına yönelik çalışmalara yöntemsel bir örnek oluşturarak katkı sağlamak amaçlanmaktadır. Bu çerçevede projenin gerekliliklerinin açıklandığı giriş bölümünden sonra ikinci bölümde tarihi kent merkezleri kentsel koruma çalışmaları örnekleri yer almaktadır. Üçüncü bölümde proje yöntemi ve bulgular açıklandıktan sonra koruma ve canlandırmaya yönelik belirlenen prensip ve stratejiler ile uygulamaya yönelik öneriler sunulmaktadır. Sonuç bölümünde Mersin tarihi kent merkezi için önerilen çok paydaşlı, alanın öncelikli sorunlarına göre etaplama ve işlevlere göre katılım süreci öneren uygulama modeli değerlendirilmektedir.
Mersin historic city center has reached the present day by losing its historical identity to a great extent. Currently most of the heritage buildings are in danger by the effects of improper use and abandonment; most of the new buildings are incompatible with the historical texture and have physical problems. The Conservation Master Plan prepared in 1998 could not ensure the protection of the area and the continuity of its use. Declaring the 59.47-hectare area as the Renewal Area in 2015, including the urban conservation area and the conservation area transition zone, made the physical intervention processes in the historic city center more complex. The legislation required by the new status has made it difficult to make the necessary interventions in the area. Physical and functional interventions for conservation and use should be urgently planned in the historic city center. This study presents the method, survey outcomes and results of the "Research and Development Project of Conservation and Revitalization Model for Mersin Historic City Center" carried out at Mersin University with the request of Mersin Metropolitan Municipality. With this study, it is aimed to present a methodological framework to contribute the protection and revitalization of areas in the historic city center of Mersin, where different protection and intervention statuses are defined and where area based physical and functional interventions are required due to loses on historical identity.

7.An Assessment Method for Determination and Management of Parking Demand in City Centers, İzmir Alsancak
Deniz Cinkiş, Hilmi Evren Erdin
doi: 10.14744/planlama.2022.67984  Pages 408 - 423
Türkiye’de hızla artmakta olan kentleşme ve taşıt sahipliliği, kentlerde ulaşım sorunlarının yaşanmasına yol açmaktadır. Kentlerde ulaşım ve imar planları otomobil odaklı olmasına karşın otopark ihtiyacı göz ardı edilmiştir. Kentin her yerinden yolculuk çeken kent merkezlerinde talebin yüksek olmasına bağlı olarak otopark alanları ihtiyacı karşılayamamıştır. Bu durum geleneksel yönetim stratejileri çerçevesinde yeni yol dışı genel otopark alanlarının oluşturulmasına sebep olmuştur. Literatürde otopark arzını verimli yönetmek amacıyla talebin belirlenmesine ilişkin farklı yöntemler ele alınmıştır. Bu çalışmada örnek alan İzmir’in kent merkezi Alsancak’taki üç yol dışı genel otoparkın (çok katlı otopark, tam otomatik otopark ve yeraltı otoparkı) yürüme mesafesi üzerinden tanımlanan etki alanında otopark talebinin belirlenmesine ilişkin arazi kullanım, yol nitelikleri ve alternatif ulaşım parametreleri kullanılarak bir değerlendirme yöntemi uygulanmıştır. ArcGIS programı ile uygulanan yöntemde; sekiz farklı parametre kullanılarak alandaki otopark talep dağılımı hesaplanmıştır. Parametrelerin farklı ağırlıklarına göre değerlendi-rilen otopark talep olasılıkları içerisinden arazi kullanımlarla ilgili parametrelerin ağırlıkta olduğu olasılık seçilerek değerlendirmeler yapılmıştır. Sonuçta talebin Alsancak’ın güney bölgelerinde yoğunlaştığı tespit edilmiştir. Bu kapsamda üç yol dışı otopark incelendiğinde hem yer seçimi hem de tasarım açısında tam otomatik otoparkının avantajlı olduğu sonucuna varılmıştır. Ayrıca yol dışı otoparkların yer seçimi, tasarımı ve talep yönetim stratejilerine ilişkin değerlendirmeler yapılmış ve öneriler geliştirilmiştir.
Increasing urbanization and car ownership in Turkey cause to transportation problems in cities. In zoning and transportation plans, parking demand has been ignored. Due to the high demand in city centers that attract trips from all over the city, parking demand could not meet the supply. This situation has led to the building new parking facilities within the scope of traditional management strategies. Different methods of determining the demand are discussed in the literature in an attempt to manage the parking supply efficiently. Accordingly, in this study, determining parking demand method has been applied with using land use, road qualities and alternative transportation criterions in area defined over walking distance of three off-street parking facilities in Alsancak, the city center of İzmir. This method applied with ArcGIS program and demand density was calculated using eight different parameters. The probability of parking demands has been evaluated with different weights and the probability that land use is first priority has been evaluated. As a result, it has been determined that the demand is condensed in the southern regions of Alsancak. In this context, when three off-street parking facilities are examined, it’s concluded that fully automated car parking facility is advantageous with regards to both site selection and design. In addition, evaluations were made regarding the location and design of off-road parking lots and demand management strategies and suggestions were developed.

8.The Effect of Industrial Landscape on the Urban Identity in Zonguldak
Saadet Gündoğdu, Fuat Fidan
doi: 10.14744/planlama.2022.78055  Pages 424 - 441
Ayırt edici özelliği tanımlayan/ vurgulayan kimlik kavramına kent kimliği açısından bakıldığında kent kimliğinin; kente değer ve anlam kazandıran, kenti diğerlerinden ayıran ve kente özgü unsurlardan oluşan bir olgu olduğu görülmektedir. Kentlerde kimlik unsurlarını insanların deneyimlemesi o kente ait ortak bir kimliğin oluşmasını ve aidiyet duygusunun gelişmesini sağlamaktadır. Küreselleşmeyle birlikte yere özgü olmayan aynı tipte/ üslupta üretilen çeşitli yapılar kentlerin kimliksizleşmesine ve tektipleşmesine neden olmaktadır. Endüstri devrimi kentlere yeni yapı tipolojileri ve sosyal yaşamla birlikte yeni kimlik ve imajlar kazandırmıştır. Türkiye’nin Batı Karadeniz Bölgesi’nde yer alan Zonguldak ili de kömür endüstrisi ile kimlik kazanmış bir kenttir. Zonguldak kentinin kimliğini oluşturan bu değerlerin zaman içerisinde insan ve doğal kaynaklı tehlikelerle zarar görmesi/ yok olması kent imajının ve öz kimliğinin sürdürülebilirliğini riske atmaktadır. Bu çalışmada, Zonguldak’taki kent kimliğini oluşturan endüstri mirası değerleri analiz edilerek sürdürülebilirlik ve endüstriyel peyzaj kavramı bağlamında tartışılacaktır.
When the concept of identity that defines/emphasizes the distinctive feature is considered from the urban identity standpoint, the urban identity consists of elements that are particular to the city, and that give value and meaning to the city, distinguishing it from others. Experiencing these identity elements of the city by the people enables the formation of a common identity belonging to that city and the development of a sense of belonging. With globalization, various structures of the same type/style, which are not unique to the place, cause the cities to become disidentification and uniform each other. The industrial revolution brought new building typologies to the cities and new identities and images together with the social life. Zonguldak province, located in the Western Black Sea region of Turkey, is also a city that has gained its identity shaped with the coal industry. The fact that these values, which constitute the urban identity of Zonguldak province, are damaged/destroyed by human and natural factors over time puts the sustainability of the city's image and selfidentity at risk. In this study, the industrial heritage values that constitute the urban identity of Zonguldak will be analyzed and discussed in the context of sustainability and industrial landscape concept.

9.In-Between Urban and Rural: Evaluation of Social, Spatial and Economic Structure of Osmaniye on the 25th anniversary of the Provincial Status
Sezen Savran Penbecioğlu, Özge Erbaş
doi: 10.14744/planlama.2022.40427  Pages 442 - 460
Türkiye kentlerinin gelişim sürecinde ve kır-kent ilişkileri bağlamında çeşitli ve çok sayıda mekânsal, ekonomik, toplumsal ve ekonomik belirleyici yapı bulunmaktadır. Ancak bu belirleyiciler politik süreçler ile ilişkilendirildiğinde çelişkiler yaratmaktadır. Bu çalışmanın amacı; politik yönü ağır basarak alınmış bir idari kararın, sonraki süreçte, kentleşmenin mekânsal, sosyal ve ekonomik açıdan etkilerini araştırmaktır. 1996 yılında idari statüsündeki değişimle birlikte İl ilan edilen Osmaniye, aradan geçen 25 yıllık sürecin ardından ilk defa bu bağlamda incelenmiştir. Kentin sosyal, ekonomik ve mekânsal yapılarındaki dönüşümler ve güncel durum; eleştirel bir perspektiften değerlendirilerek ortaya konulmuştur. Araştırmada, nicel ve nitel veriler bir arada incelenmiş ve karma yöntemli bir araştırma yöntemi benimsenmiştir. Sayısal ve mekânsal veriler, anket uygulaması sonuçları, uzman görüşleri, yerinde yapılan katılımcı gözlemler ve kent deneyimi; çalışmanın veri kaynaklarını oluşturmuştur. Araştırma bulgularına dayanarak, Osmaniye’nin çok yönlü olarak arada kalmış bir kentleşme deneyimine sahip olduğu ortaya konmaktadır. Bu temel iddia, sonuç bölümünde tartışmaya açılarak Osmaniye'deki kentleşmenin geleceğine yönelik öneriler geliştirilmiştir.
There are various spatial, economic, social and ecological determinant structures in the development process of Turkish urban settlements and its urban-rural relations. However, all determinant factors in these structures create contradictions due to affiliation with the political processes. The study aims to investigate how a strong political decision affected the spatial, social and economic structure of the city. In this context, the last 25 years of Osmaniye is investigated for the first time after its administrative change in 1996. The current situation and the social, economic and spatial transformations of the city are studied from a critical perspective. In the study, a mixed methodological research is conducted with quantitative and qualitative data. The data consists of statistics, spatial data, survey results, expert interviews and on-site observations. Based on the research findings, it is revealed that the city of Osmaniye has a multi-faceted urbanization experience "in limbo". This main argument is discussed in the conclusion and enhanced with recommendations.

10.The effects of plan decisions on traditional center pattern-The case of Bergama
Elif Özel Görücü, Naime Hülya Berkmen
doi: 10.14744/planlama.2022.80388  Pages 461 - 487
Geleneksel merkezler, ticaret, yönetim, finans, eğitim, kültür, eğlence ve toplanma mekânlarının yoğun olduğu, bir dönemin ve/veya dönemlerin coğrafya, tarih, kültür ve yaşam biçimlerine göre doğal olarak oluşmuş, anıtsal yapıları, sivil mimarlık örnekleri, yaşanmışlık ve kültür özellikleri ile özgün dokulara sahip odak noktalarıdır. Çarşı olarak da tanımlanan geleneksel merkezlerde özgünlüğü sağlayan etmenler, kullanıcıların, dokuyu oluşturan ticari yapılar ve dini kurumlar ile ilişkisi, bu yapılar arasında oluşan akslar, yapıların birbirlerine göre konumları ve yönelişleri olmaktadır. Akropol, Asklepion, Kızıl Avlu gibi kültürel miras alanları ile UNESCO Dünya Miras Listesi’ne girmiş bir yerleşme olan Bergama’nın özgün geleneksel merkez dokusu, Osmanlı Dönemi’nde birbirine eklemlenerek inşa edilen ticari ve dini ögeler ile oluşmuş ve tarihsel süreç içinde gelişerek günümüzdeki haline gelmiştir. Ancak bu süreçte uzun süre koruma amaçlı imar planından yoksun kalmış, koruma amaçlı olmayan imar planı kapsamına alınmış ve fiziksel olarak bozulmalara maruz kalmıştır. Bu çalışmada 2009 ve 2018 yıllarında geleneksel merkezde belirlenen sınırlar içerisinde tüm sokaklarda yapılan tespit ve fotoğraflama çalışmaları ile 2018 yılında İzmir II. Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü arşivinde yapılan araştırma doğrultusunda, Bergama geleneksel merkez dokusunu özgün kılan nitelikler, dokunun tarihsel süreç içindeki oluşum-gelişim-değişim süreçleri, koruma amaçlı uygulama imar planı onaylanana kadar olan zaman zarfında dokunun bozulmasına neden olan kararlar ve 2012 tasdik tarihli 1/1000 ölçekli Bergama Kentsel + III. Derece Arkeolojik Sit Alanı Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı’nın geleneksel merkezi içeren plan kararları ile plan notları aktarılmaktadır. Yapılan inceleme ve tespitler sonucunda geleneksel merkezlerin korunması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması için yapılan uygulamaların etkinliği tartışılarak önerilerde bulunulmuştur.
Traditional centers have unique patterns where trade, administration, finance, education, culture, entertainment and meeting places are located, naturally formed according to the geography, history, culture and life styles of a period and/or periods with monumental structures, examples of civil architecture, experiences and cultural features. The factors that ensure authenticity in traditional centers are the relations between the users and the commercial-religious structures, the positions, the orientations and the axes formed between these structures. The traditional center of Bergama, which was named in the World Heritage List with its historical and cultural identity,was formed in line with the commercial and religious elements that were built in the Ottoman period and developed in the historical process. However, Bergama traditional center was deprived of the conservation plan for a long time and was included in the non-conservation plan and it was exposed to physical deterioration. In this study, the characteristics of traditional central pattern, the formation-development-change processes of the pattern, decisions that cause the deterioration, the 2012 approval dated 1/1000 scale Bergama Urban+III. Archaeological Site Conservation Plan decisions and plan notes were presented in line with the determinations in the traditional center in 2009 and 2018 and the researches carried out in the archives of the Directorate of Izmir 2nd Regional Cultural Heritage Conservation Board. As a result of the researches and determinations made, the effectiveness of the practices for the conservation and sustainability of traditional centers were discussed and suggestions were presented.

11.Urban Growth in Ankara: Planning and Policy Tools For Controlling Growth at the Urban Fringe
Fulya Sınacı Özfındık
doi: 10.14744/planlama.2022.37880  Pages 488 - 509
Kentlerin kontrolsüz ve plansız büyümesi kentsel yayılmaya neden olmakta ve kontrolsüz yayılma, enerji tüketiminin artması, altyapı ve ulaşım gereksinimlerinin fazlalaşması, ekosistemler üzerinde baskı oluşması gibi ekolojik ve sosyo-ekonomik sorunlara yol açmaktadır. Kontrolsüz ve plansız büyümeye yol açan politik, ekonomik ve sosyal faktörlerin olumsuz sonuçları ise ağırlıkla kent çeperlerindeki yaşamı etkilemektedir. Türkiye'de birçok kent bu faktörlerden etkilenmesine rağmen, kent çeperinde kontrolsüz büyümeden kaynaklanan gerilimleri inceleyen sınırlı sayıda çalışma bulunmaktadır. Bu makale, Türkiye’nin başkenti Ankara’da yaşanan kentsel büyüme sürecinin ve büyümenin kontrolü için uygulanan planlama ve politika araçlarının arkasında yer alan gerekçeleri tanımlamayı amaçlamaktadır. Araştırma, büyümenin kontrolü konusunda gerçekleşen ve gerçekleşmeyen politikalar ile planlama araçlarını tartışarak bu çerçevede teorik ve pratik düzeyde katkıda bulunmaktadır. Kent çeperindeki değişime vurgu yaparak, kentsel büyümeyi kontrol etmek için daha etkili planlama ve politika araçlarına ihtiyaç olduğunu belirtmektedir. Makalenin önemli sonuçlarından biri, Ankara’da 19.yüzyıldan günümüze kadar büyümenin kontrolüne ilişkin birçok strateji ve araç geliştirildiğidir. Ancak, Ankara kenti için oluşturulan mekânsal planlarda büyümenin kontrolüne dair kamulaştırma, yeşil kuşak, yerleşme sınırı belirleme, yerleşimi bölgelere ayırma, kentsel yoğunluğu arttırma, desantralizasyon, koridorlar üzerinde büyüme, karma kullanımın teşvik edilmesi ve entegre kent formu stratejileri önerilmesine rağmen, araştırma özellikle 1980’lerden sonra artan piyasa odaklı ve parçacı planlama uygulamalarının kent çeperindeki gerilimleri arttırdığını ortaya koymaktadır.
Uncontrolled and unplanned growth of cities causes urban sprawl, leading to various ecological and socio-economic problems such as increasing energy consumption, infrastructure and transportation requirements and stress on ecosystems. The negative results of political, economic and social factors causing uncontrolled and unplanned growth impacts mostly on life at the urban fringe. The cities in Türkiye have been also influenced from these factors, nevertheless, there are only a limited number of studies examining the tensions at the fringe arising from uncontrolled growth. This article aims to identify the rationales behind urban growth process and the implementations of planning and policy instruments for growth control in Ankara, the capital of Türkiye. This research contributes at both theoretical and practical levels, investigating the realized and unrealized policies and planning tools for growth control, reveals the need for more effective planning and policy instruments, with emphasis on the change in fringe. One of the important results of the research is that many strategies and tools have been produced for the control of urban growth since the 19th century up until the present day in Ankara. However, although the growth control strategies have been proposed in urban plans of Ankara as expropriation, greenbelt, creation of a boundary for the settlement, separating the settlement into districts, increasing building densities in city, decentralization, growth along the corridors, encouraging mixed-use development and integrated urban form strategy, the research reveals that the tensions at the fringe have increased particularly after the 1980s due to the markedled and partial planning implementations.

REVIEW
12.Urban Studies in Turkey According to Web of Science Database
Mustafa Kahraman
doi: 10.14744/planlama.2022.91328  Pages 510 - 518
Bu çalışmada Web of Science veri tabanında bulunan Türkiye’de şehirleşme ve şehirler ile ilgili çalışmalar betimsel ve bibliyometrik bir analize tabi tutulmuştur. Konu ile ilgili araştırma makalesi, inceleme makalesi, kitap bölümü, tam metni yayınlanmış sunum gibi toplam 2370 adet çalışma incelenmiş ve çalışmalar yıllara, ülkelere, dergilere ve yazarlara göre sınıflandırılmıştır. Elde edilen veriler VOSviewer programı kullanılarak ortak yazar analizi, anahtar kelime analizi, ortak alıntı analizi gibi çeşitli analizlere tabi tutulmuştur. Tüm bu çalışmalar sonucunda Web of Science veri tabanı özelinde Türkiye’deki şehirleşme ve şehirlerle ilgili çalışmaların 1980’lerde başlamış olmakla birlikte 2010 yılından sonra çalışma sayısında ve disiplin çeşitliliğinde büyük bir artış olduğu gözlenmiştir. İlgili literatürde yayınlanan çalışmaların büyük bir kısmı Türkçe ve Türkiye’deki kurumlara mensup olan yazarlar tarafından üretilmiş olmakla birlikte 11 adet farklı dil ve 72 farklı ülkeden ilgili literatüre katkıda bulunmuştur. Bu konuda araştırma yapan başlıca kurumlar İTÜ, ODTÜ, Gazi Üniversitesidir. İlgili çalışmaların kaynak bazlı dağılımında ise Megaron, Planlama, ODTÜ Mimarlık Fakültesi Dergileri ön plana çıkmaktadır. Ortak atıf analizinde çalışmalarında ise en sık başvurulan yazarların İlhan Tekeli, David Harwey, Çağlar Keyder olduğu tespit edilmiştir. İlgili çalışmaların anahtar kelimelerinin analizinde en çok kullanılan kelimelerin başka bir ifadeyle odaklanılan konuların başında kentsel dönüşüm, göç ve kentsel yenileme olduğu tespit edilmiştir.
In this study, the publications in the Web of Science database on urbanization and cities in Turkey were submitted to a descriptive and bibliometric analysis. A total of 2370 studies, such as research articles, review articles, book chapters, and presentations with the full text of which were published, were examined, and the studies were classified according to years, countries, journals and authors. The obtained data were subjected to various analyzes such as co-author analysis, keyword analysis, co-citation analysis using the VOSviewer package program. As a result of all the studies, it has been observed that there has been a great increase in the number of studies and in the diversity of disciplines after 2010, although the studies on urbanization and cities in Turkey, in particular on the Web of Science database, started in the 1980s. It has been with the writers' 11 different language related literature courses, as well as an academic element in most of the literature articles. The main institutions conducting research on this subject have been ITU, METU, and Gazi University. Megaron, Planning and METU Faculty of Architecture Magazines have come to the fore in the sourcebased distribution of related studies. In the co-citation analysis, it has been determined that the most frequently referenced authors are İlhan Tekeli, David Harwey, and Çağlar Keyder. In the analysis of the related studies’ keywords, it has been determined that the most used words are urban transformation, migration and urban renewal, in other words, the most focused topics.

RESEARCH ABSTRACT
13.Settlements and Complexity Theory
Emine Yetişkul
doi: 10.14744/planlama.2022.20053  Pages 519 - 526
1980’li yıllardan itibaren küreselleşme, teknolojik ilerlemeler, ekonomik, sosyal ve demografik değişimle birlikte coğrafi ve siyasi gelişmelerin de etkisiyle Türkiye’de mekansal örüntü değişmiştir. Bu değişim sürecinde yerleşme sistemindeki il, ilçe merkezi kademelenmesi, kentsel, kırsal alan veya tarım, tarım dışı gibi ikilemler giderek ortadan kalkmıştır. Kırsal alanın olmadığı bir yapı ve yönetim biçimi ile büyükşehirler yeniden tanımlanmıştır. Yerleşmeler artık sınırları belirgin olan yapılar bütünü olarak değil çeşitli yoğunluklardaki ve işlevlerdeki ağların bütünü olarak görülmektedir. Bu doğrultuda, Türkiye’de değişen yerleşme örüntüsünün irdelenmesi ve bu değişimin ana belirleyicilerinin ortaya çıkarılması için TÜBİTAK Kentleşme Programı Çağrısı kapsamında üniversite-kamu işbirliğiyle çok ortaklı bir araştırma projesi geliştirdik. “İzmir Örneği ile Türkiye'de Değişen Yerleşme Örüntüsünün Yorumlanması” başlıklı Projemizi 15 Nisan 2018– 15 Ekim 2021 tarihleri arasında yürüterek tamam-ladık. Projede, yerleşmeleri ve yerleşme örüntüsünü anlamak ve yorumlamak için Karmaşıklık Kuramının hem nicel hem de nitel araştırma yöntemleri içeren mikro-makro kavramsallaştırma temelli bir yaklaşım izledik. Bu yazıda, İzmir örneği üzerinden yerleşmelere ilişkin geliştirdiğimiz bu Araştırma Projesinin ana hedefleri ile genel araştırma çerçevesi açıklanmıştır. İzmir kent bölgesi ve metropoliten alanını farklı mekansal ve zamansal ölçeklerde inceleyen Projenin, kentsel temaları (kentsel çevre, kentsel altyapı, kırsal çevre, kentsel ulaşım ve kentsel dönüşüm), kavramları ve bulguları ana hatlarıyla verilmiştir. Buna ek olarak, planlama alanının/kurumunun nasıl ve ne şekilde dönüşmesi gerektiği tartışması da yazının sonunda yer almaktadır.
From 1980s, globalization and technological advances, and demographic, economic and social changes, together with effects of geographical and political developments, have transformed the settlement pattern in Turkey. Traditional settlement hierarchy as well as dichotomies between urban and rural or agricultural and non-agricultural areas has become obsolete. With legislative and institutional arrangements that includes rural areas but disregard them, greater (metropolitan) municipality definition has changed too. Now, instead of being a totality with clearly defined borders, settlements have also become a totality of networks with various densities and functions. In this context, a multi-partner Research Project within the scope of TÜBİTAK Urbanization Program Call was developed in university-public agency cooperation. The Project titled “Interpretation of Settlement Pattern Changes in Turkey: The Case of İzmir” was carried out between April 15, 2018 and October 15, 2021. It was aimed to examine the settlement pattern changes in Turkey and reveal the main determinants of the transformation. In the project, an approach based on micro-macro level conceptualization of Complexity Theory, which includes both quantitative and qualitative research methods, was followed. This article represents main targets and general research framework of the Research Project, which exemplifies Izmir city region and metropolitan area at different spatial and temporal scales. Various urban themes (urban environment, urban infrastructure, rural environment, urban transportation and urban transformation), concepts and main findings of the project are outlined. The final section discusses how and in what ways the planning discipline/institution should be transformed in respect to Complexity Theory thinking.

OPINION LETTER
14.Presenting Public Space Design to Participation
Ahmet Kıvanç Kutluca, İnci Olgun, Meliz Akyol Alay
doi: 10.14744/planlama.2022.24654  Pages 527 - 535
Abstract |Full Text PDF

15.Reading Authoritarian Urbanization through Atatürk Airport by looking at Berlin - Tempelhof
Tayfun Kahraman, Tuba Inal-Cekic, Meriç Demir Kahraman
doi: 10.14744/planlama.2022.75875  Pages 536 - 541
Abstract |Full Text PDF

BOOK REVIEW
16.Urban heterotopia: Towards the city of thresholds as a space of emancipation
Demet Deryanur Şeker
doi: 10.14744/planlama.2022.83584  Pages 542 - 545
Abstract |Full Text PDF

OTHERS
17.Reviewer List

Page 546
Abstract |Full Text PDF

LookUs & Online Makale