Developments such as the food crisis, COVID-19, increasing drought due to global warming and earthquakes are prompting widespread discussions on how to strengthen and make cities, in which the majority of the world’s population now resides, more resilient to sudden shocks, both globally and in Türkiye. As questioning of the industrial food system becomes more prevalent, crises and shocks are compelling many actors to construct new food systems centered around fresh food policies and strategies. Within this broader context, this study examines local food systems established through cooperation between international organizations, ministries, and local initiatives within the frame-work of local/rural development policies in cities in Türkiye such as Hatay, Gaziantep, Kahramanmaraş, Adana, and Mardin. These local food systems, in which newly established cooperatives play key roles, have evolved into models that bring together actors of various scales—such as women producers, small family producers, and refugees—with global organizations, ministries, and NGOs. The study focuses on these local food systems in terms of their governance mechanisms, supply chains, localization, and resilience potential. The research draws on data collected during fieldwork conducted in 2021 and 2022, as well as observations made during subsequent field visits in 2023 and 2024. Urban food systems evolving through the support and collaboration of multiple actors play a critical role in integrating small farmers, women, and refugees into the system. However, the strong influence of higher-level institutional structures also poses new challenges in building resilient systems.
Keywords: Cooperatives, governance, localization, resilience, urban food systems.Gıda krizi, COVID-19, küresel ısınmaya bağlı artan kuraklık ve depremler gibi gelişmeler, dünyada ve Türkiye’de nüfusun ağırlıklı olarak yaşadığı kentleri ani şoklara karşı güçlendirme ve dirençli hâle getirme tartışmalarını yaygınlaştırmaktadır. Bu süreçte endüstriyel gıda sistemine ilişkin sorgulamalar artarken, çoklu krizler aktörleri yeni politikalar ve stratejiler etrafında gıda sistemleri inşa etmeye zorlamaktadır. Türkiye’de uluslararası örgütlerden merkezi devlete, yerel yönetimlerden gıda inisiyatifleri ve kadın örgütlenmelerine kadar birçok aktör özellikle kent ölçeğinde yeni modeller geliştirmektedir. Bu çerçevede çalışmada; Hatay, Gaziantep, Kahramanmaraş, Adana, Mardin gibi kentlerde uluslararası örgütler, bakanlıklar ve yerel inisiyatifler arasındaki işbirlikleriyle kurulan yerel gıda sistemleri ele alınmıştır. Yeni kooperatiflerin merkezi roller üstlendiği kentsel gıda sistemleri; kadın üreticiler, küçük aile üreticileri ve mültecilerle küresel örgütler, bakanlıklar, yerel yönetimler ve STK’lar gibi farklı ölçeklerdeki aktörleri bir araya getiren modellere dönüşmüştür. Yerel gıda sistemleri; yönetişim mekanizmaları, tedarik zincirleri, yerelleşme ve dirençlilik potansiyelleri bakımından değerlendirilmiştir. Çalışmada 2021–2022’de yapılan saha araştırması verileri ile 2023–2024’te tekrarlanan ziyaretlerdeki gözlemlerden yararlanılmıştır. Çoklu aktörlerin destek ve işbirlikleri çerçevesinde gelişen kentsel gıda sistemleri; küçük çiftçiler, kadınlar ve mültecilerin sistemle entegre olmasında kritik roller üstlenmektedir. Ancak üst ölçekteki kurumsal yapıların güçlü etkileri dirençli sistemlerin inşası bakımından yeni sorunlar da yaratmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Kooperatifler, yönetişim, yerelleşme, dirençlilik, kentsel gıda sistemleri.