This study focuses on the closure process of the dockyards located in the Golden Horn basin of Istanbul. The decision to end the production function of the Haliç Dockyards and restructure them with culture and arts industry functions continues to be the subject of current urban politics. While urban movements advocate for the dockyards to continue production, national and city governments have taken decisions to close the dockyards by emphasizing world examples. In 2000, the dockyards were closed and one thousand and one hundred people were got fired. The high level of layoffs had a dramatic impact not only on the dock-yards but also on life around the dockyards. However, the closure decision did not attract public support and 13 years later, a solidarity platform was initiated with rising opposition reactions. In 2013, the “Haliç Solidarity” organized this process through the demands of former dockyards employees, trade unions, professional chambers and urbanites living in the dockyards area and put forward an alternative stance to “deindustrialization.” Exactly 6 years later, these demands have partially yielded results and a policy of resuming production in some of the dockyards has been sustained. The “continuation of production” option resulted in a conflict between the local and the central government and completed in gain of legal struggle following the conflict.
Keywords: Haliç (Golden Horn) Dockyards, urban policies; de-industrialization; gentrification.Bu çalışma, İstanbul Haliç havzasında yer alan tersanelerin kapatılma sürecini konu etmektedir. Haliç Tersanelerinin üretim işlevine son verilerek, kültür sanat endüstrisi fonksiyonları ile yeniden yapılanması yönündeki kararlar, güncel kentsel siyasete konu olmaya devam ediyor. Kent hareketleri, tersanelerin üretime devam etmesini savunurken; ulusal ve kentsel düzeydeki yönetimler ise dünya örneklerine vurgu yaparak, tersanelerin kapatılması yönünde kararlar almıştır. 2000 yılında tersaneler kapatılmış ve bin yüz kişinin işine son verilmiştir. İşten çıkarmaların yüksek olması, sadece tersane değil, tersane çevresindeki yaşamı da dramatik biçimde etkilemiştir. Fakat kapatılma kararı kamuoyunda destek bulmamış ve 13 yıl sonra yükselen muhalif tepkiler ile bir dayanışma platformu doğmuştur. 2013 yılında “Haliç Dayanışması” bu süreci, eski tersane çalışanlarının, sendikaların, meslek odalarının ve tersane bölgesinde yaşayan kentlilerin talepleriyle örgütlemiş ve “sanayisizleşme”ye alternatif bir tutum ortaya koymuştur. Tam 6 yıl sonra bu talepler kısmen de olsa sonuç vermiş ve tersanelerin bir bölümünde üretimin devam ettirilmesi politikası benimsenmiştir. “Üretime devam etme” seçeneği, yerel yönetim ile merkezi yönetim arasında gerçekleşen çatışma ve onu izleyen bir hukuk mücadelesinin kazanımı ile sonuçlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Haliç Tersaneleri, kentsel politikalar; sanayisizleşme; soylulaştırma.