Cities’ vulnerability to natural and man-made threats are ever increasing. Cities are under the threat of both natural disasters such as earthquakes, avalanches and landslides; and climate-driven challenges such as excessive precipitation, heatwaves and droughts. This calls for a need of handling natural and human systems together for the future of cities. However, climate and earthquake action plans which naturally present a direct link to spatial planning, are often produced separately in the Turkish planning practice. This study advocates that strategies for com-bating earthquake and climatic challenges should be harmonized together within the spatial planning system, and respectively, aims at presenting a holistic planning approach. For this purpose, the study first examines the ways in which disaster and climate issues are addressed in the current laws and national action plans. Then, in line with the ‘Regulation on the Preparation of Spatial Plans’, it examines the spatial planning scales with an aim of determining the potential areas in which disaster and climate issues could be planned together. Taking this as a point of departure, the paper presents a set of planning strategies responding to earthquake risk and climate crisis at regional, city, neighbourhood and build-ing scales. It discusses synergies and conflicts among these strat-egies at different scales. This study targets to develop a holistic perspective for earthquake and climate change induced disasters, for the decision-makers and practitioners operating in spatial planning processes.
Keywords: Disaster risks, earthquake risks; climate crisis; spatial planning.Doğal ve insan eliyle üretilen tehditler karşısında kentlerin ko-runmasızlığı giderek artmaktadır. Bulundukları coğrafyaya göre kentlerimiz deprem, çığ, heyelan gibi doğal tehlikelerin yanı sıra iklim krizinin tetiklediği aşırı yağış, kentsel taşkınlar, sıcak hava dalgaları ve uzun kuraklıklara maruz kalmaktadır. Bu durum, kentlerin geleceği için beşeri ve doğal sistemlerin bir arada ele alınmasını, ortak stratejiler geliştirilmesini gerekli kılmaktadır. Ancak, Türkiye planlama pratiğinde, iklim değişikliği eylem planı ve deprem stratejisi eylem planı gibi mekânsal planlamayla doğru-dan ilişkili olan stratejik belgeler, çoğunlukla birbirinden bağımsız ve planlamadan kopuk olarak üretilmektedir. Bu çalışma, dep-rem ve iklim konularına duyarlı bir planlama yaklaşımının birlikte kurgulanması gerekliliğini savunmakta ve bu doğrultuda bütüncül bir planlama yaklaşımı ortaya koymaktadır. Bu amaçla, çalışmada öncelikle, deprem ve iklim konularının ülkemizdeki planlamaya ilişkin kanunlarda ve ulusal eylem planlarında nasıl yer bulduğu incelenmiştir. Ardından, Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliği’yle tanımlanan farklı ölçeklerdeki planlar için deprem ve iklim konu-larının birlikte girdi yapabileceği alanlar tespit edilmiştir. Buradan hareketle, bölge, kent, mahalle ve yapı ölçeklerinde deprem riski ve iklim krizine birlikte yanıt veren planlama stratejileri öneril-miştir. Farklı stratejiler arasındaki olası sinerji ve çatışma alanları tartışılmıştır. Çalışmanın, planlama alanındaki karar vericiler ve uygulayıcılar için mekânsal planlar yapım süreçleri içinde deprem ve iklim değişikliği kaynaklı afetler için bütüncül bir perspektif kazandırması hedeflenmektedir.
Anahtar Kelimeler: Afet riski, deprem riski; iklim krizi; mekânsal planlama.