Accessibility is a key determinant of urban quality of life. Sustainable accessibility refers to individuals’ ability to reach essential services in a socially, economically, and environmentally equitable manner. In large metropolitan areas, this concept is strongly associated with the efficiency of public transport systems and the spatial distribution of urban services such as employment, education, and healthcare. This study evaluates public transport-based accessibility in Istanbul using the cumulative opportunities method, incorporating travel time thresholds of 30, 60, and 90 minutes. Calculations are based on employment data for the years 2022 and 2040. Analyses were conducted in a Geographic Information Systems (GIS) environment to visualize and compare accessibility patterns across 1307 traffic analysis zones. The 2040 scenario assumes the completion of all planned transport investments. The findings indicate that accessibility will improve significantly by 2040 at all thresholds. For example, average employment accessibility within 60 minutes increased from 24.41% in 2022 to 32.55% in 2040. The minimum accessibility rate within 90 minutes also showed substantial improvement. However, the 30-minute threshold revealed persistent limitations, as the minimum value remained unchanged, suggesting that some peripheral areas still lack rapid access to employment centers. The study concludes that enhancing sustainable accessibility in Istanbul requires strengthening public transit networks, achieving a more balanced spatial distribution of services, and improving infrastructure in outer districts. These measures are essential not only for increasing overall accessibility levels but also for addressing spatial inequalities and supporting sustainable urban development.
Keywords: Sustainable accessibility, cumulative opportunities method, urban transport planning, public transport, Istanbul
Erişilebilirlik, kentlerde yaşam kalitesini belirleyen temel unsurlardan biridir. Sürdürülebilir erişilebilirlik ise bireylerin temel hizmetlere çevresel, ekonomik ve sosyal açıdan adil bir biçimde ulaşabilmesini ifade eder. Bu kavram, özellikle büyük şehirlerde, toplu taşıma sistemlerinin etkinliği ve hizmetlerin mekânsal dağılımı ile yakından ilişkilidir. Bu çalışmada, İstanbul’un toplu taşıma sistemine dayalı erişilebilirlik düzeyleri; seyahat süreleri ve istihdam verileri kullanılarak kümülatif olanaklar yöntemi ile hesaplanmış; Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ortamında entegre edilerek mekânsal analizler gerçekleştirilmiştir. Analizlerde, literatüre dayalı olarak 30, 60 ve 90 dakikalık eşik değerler dikkate alınmış, 2022 yılı mevcut durumu ile 2040 yılı ulaşım yatırımlarının tamamlandığı varsayımsal senaryo, her bir eşik değer için yeniden modellenmiş ve karşılaştırılmıştır. Sonuçlar, yapılacak ulaşım ve istihdam yatırımları ile 2040 yılı senaryosunda erişilebilirliğin tüm zaman eşiklerinde artacağını göstermektedir. İstanbul’da 60 dakikalık sürede, istihdama erişim oranlarının ortalama değeri %24,41’den %32,55’e çıkmıştır. 90 dakikalık sürede en düşük erişim değeri önemli ölçüde yükselmiştir. Buna karşın, 30 dakikalık erişim süresinde minimum değer değişmemiştir; bu durum, bazı bölgelerde istihdam alanlarına kısa sürede ulaşımın halen mümkün olmadığını ortaya koymaktadır. Makale, İstanbul’da sürdürülebilir erişilebilirliğin artırılabilmesi için toplu taşıma sistemlerinin güçlendirilmesi, kentsel hizmetlerin mekânsal olarak dengeli biçimde sunulması ve çeper mahallelerin ulaşım altyapısının iyileştirilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Bu öneriler, erişilebilirlik düzeyini genel olarak yükseltmenin yanı sıra, kent içi mekânsal adaletsizlikleri gidermeyi de amaçlamaktadır. Çalışma, bu doğrultuda erişilebilirlik temelli yaklaşımların kent planlamasında daha fazla dikkate alınması gerektiğini vurgulamakta ve İstanbul’un ulaşım politikalarına katkı sağlamayı amaçlamaktadır.
Anahtar Kelimeler: Sürdürülebilir erişilebilirlik, kümülatif olanaklar yöntemi, kentsel ulaşım planlaması, toplu taşıma, İstanbul